Gazeteci-yazar Ruhittin Sönmez, Area Araştırma'nın Nisan 2025 anket verilerini değerlendirerek çarpıcı açıklamalarda bulundu. Sönmez, Türkiye'deki ayrılıkçı taleplerin toplumda ne kadar az karşılık bulduğunu ve milliyetçi seçmen tabanının siyasi partiler için ne kadar önemli olduğunu vurguladı. Yüzde 2'lik bir kesim uğruna, çok daha büyük bir seçmen kitlesinin göz ardı edilmesinin nelere yol açabileceği sorusu gündeme geldi.
Milliyetçi Seçmen Bloku Göz Ardı Edilebilir mi?
Ruhittin Sönmez, kendisini Atatürkçü, Türk Milliyetçisi ve Ülkücü olarak tanımlayan seçmen oranının %67,7 olduğunu hatırlatarak, bu büyük kitlenin siyasi tercihlerinin görmezden gelinmemesi gerektiğini belirtti. Sönmez, bu denli büyük bir seçmen kitlesinin beklentilerini karşılamayan siyasi ittifakların, seçimlerde büyük kayıplar yaşayabileceğine dikkat çekti. Bu durum, siyasi partilerin stratejilerini yeniden gözden geçirmesi gerektiğinin bir işareti olarak yorumlanıyor.
Sönmez'in analizine göre, Türkiye'de ayrılıkçı taleplere destek veren kesim yalnızca %2 civarında. Bu durum, siyasi partilerin bu küçük azınlığa odaklanmak yerine, toplumun büyük çoğunluğunu temsil eden milliyetçi seçmenlerin beklentilerine öncelik vermesi gerektiğini gösteriyor. Aksi takdirde, Atatürkçü ve Türk Milliyetçisi seçmenlerin farklı arayışlara yönelebileceği ve bu durumun siyasi dengeleri değiştirebileceği öngörülüyor.
Siyasi İttifakların Geleceği Ne Olacak?
Siyasi ittifakların, farklı ideolojileri bir araya getirme çabası içinde olması anlaşılabilir bir durum olsa da, toplumun temel değerlerine ters düşen yaklaşımlardan kaçınmaları gerekiyor. Ruhittin Sönmez'in uyarısı, siyasi partilerin stratejilerini belirlerken daha dikkatli olmaları ve toplumun genel beklentilerini göz önünde bulundurmaları gerektiğini vurguluyor. Özellikle milliyetçi seçmen tabanının hassasiyetleri dikkate alınarak, daha kapsayıcı ve birleştirici bir siyaset izlenmesi gerekiyor.
- Siyasi partiler, toplumun farklı kesimlerini kucaklayacak politikalar geliştirmeli.
- Milliyetçi seçmenlerin beklentileri dikkate alınmalı.
- Ayrılıkçı söylemlerden uzak durulmalı.
- Kutuplaştırıcı değil, birleştirici bir dil kullanılmalı.
Aksi takdirde, siyasi ittifakların uzun vadede başarılı olma şansı azalabilir ve toplumda derin ayrışmalara neden olabilir.
Ruhittin Sönmez'in Area Araştırma verileri üzerinden yaptığı bu analiz, Türkiye'deki siyasi aktörler için önemli bir uyarı niteliği taşıyor. Siyasi partilerin, toplumun genel beklentilerini ve hassasiyetlerini dikkate alarak daha dengeli ve kapsayıcı politikalar izlemesi gerekiyor. Aksi takdirde, küçük bir azınlığa odaklanmak, büyük bir seçmen kitlesinin kaybedilmesine ve siyasi dengelerin alt üst olmasına neden olabilir. Bu durum, Türkiye'nin geleceği açısından önemli sonuçlar doğurabilecek bir risk olarak değerlendiriliyor.