
Sykes-Picot Eleştirisi: ABD'den Ortadoğu'ya Tarihi İtiraf mı?
ABD Başkanı Trump'ın bir dönem yaptığı ve ABD'nin Ankara Büyükelçisi'nin de desteklediği Sykes-Picot eleştirisi, Ortadoğu'da yankı uyandırdı. Peki, bu eleştiri ne anlama geliyor ve bölgedeki güç dengelerini nasıl etkileyecek? İşte detaylar...
Sykes-Picot Anlaşması'na Eleştirel Bakış
ABD'nin Ankara Büyükelçisi'nin "Sykes-Picot, Suriye'yi ve daha geniş bir bölgeyi barış için değil, emperyal kazanç için böldü. Bu hata nesillere mal oldu. Bunu bir daha yapmayacağız" sözleri, Batı'nın Ortadoğu'daki yüzyıllık müdahaleciliğinin bir itirafı olarak değerlendiriliyor. Bu açıklama, Batı'nın istikrarsızlaştırarak yönetme stratejisinin başarısızlığının da kabulü anlamına geliyor.
- Batı'nın tarihsel sorumluluğunun kabulü
- Bölgedeki halkları bölerek krizler üzerinden yönetme geçmişine ayna tutulması
- Yeni jeopolitik rekabette çok katmanlı bir amaç taşıması
Soğuk Savaş'tan Günümüze Ortadoğu Politikaları
Soğuk Savaş döneminde Ortadoğu'daki rekabet, ABD ile SSCB arasında ideolojik kamplar ve vekâlet savaşları üzerinden yürütülmekteydi. Soğuk Savaş sonrası dönemde ise ABD'nin politikaları, doğrudan askeri müdahale, siyasi ve ekonomik baskı, yaptırımlar ve rejim değişiklikleri gibi yöntemlerle sürdürüldü. Ancak bu politikalar, bölgede istikrarsızlığa yol açarak Batı'nın itibarını zedeledi.
Türkiye'nin Rolü ve Önemi
ABD'nin büyükelçisinin bu sözleri Ankara'da dile getirmesi, Türkiye'nin bölgesel istikrar arayışındaki merkezi rolüne işaret ediyor. Türkiye, çok boyutlu bir dış politika izleyerek Ortadoğu'da süregiden istikrarsızlığın nedenlerini en iyi bilen ülke konumunda. Bölgenin istikrara kavuşması için güçlü, adil ve güven verici bir diplomasi yürütüyor. Bölge halkları da Türkiye'nin bu çabalarına destek veriyor.
Batı'nın Ortadoğu'daki müdahalelerinin eleştirilmesi, bölgede yeni bir dönemin başlangıcı olabilir. Ancak bu eleştirinin samimiyeti, bundan sonraki uygulamalarla görülecek. Eğer Batı, bölge ülkelerini istikrarsızlaştırarak kendi çıkarlarına hizmet etmeye devam ederse, bu sözler sadece bir tespitten öteye gitmeyecektir. Türkiye'nin bölgedeki istikrar arayışındaki rolü ise her zamankinden daha önemli hale gelmiştir.